10 Şubat 2009 Salı

Banu Güven



26/04/2008 Radikal Cumartesi
Siyaset aracı olarak kötek

Son iki haftadan iki fotoğrafın izi kaldı zihnimde. Biri Muğla'da 'birbirine kaynama' yemeğine dönüşen, CHP'lilerin Dayanışma ve Kaynaşma yemeğinden. Geceden akılda kalan kırmızı soslu kareler: Adamlar birbirine girişmiş, kafalar patlamış, hâlâ hınçla birbirlerine bir tane çakmaya çalışıyorlar. Diğeri meclisten tabii: Bağımsız milletvekili Kamer Genç'in CHP ve MHP milletvekillerinin araya girmesi sayesinde ucuz atlattığı darp olayı... Ve bir de Başbakan'ın inzivaya çekildiği Abant'tan dönüşünde yaptığı yorum: 'Şiddet uygulayan bizzat o zatın kendisidir.'

Bir nevi 'Ananı da al git!'

Şiddet en kestirmeden, 'Karşıt tutumda ve görüşte olanları sindirmek ve korkutmak için kaba kuvvet kullanma, sert davranma, sertlik' olarak tanımlanabilir. Bu tanım biraz daha genişlediğinde, psikolojik olarak acı çektirmeyi de içerebilir. Kamer Genç milletvekili arkadaşlarına psikolojik açıdan acı çektirmekte midir? Bazıları Genç'in üslubu karşısında kendini çaresizliğe yakın hissedebilir, öfkelenebilir ama, siyasetçi olmak iddiasındaysa bu insanlar, her konunun tartışılarak ve oylanarak ele alınmasının gerektiği yasama organının üyeleriyse, söze yalnızca sözle ve belki suskunlukla karşılık vermeleri gerekirken, neden tekme atmaya başlarlar? Onların sözleri ya da suskunlukları neden hemencecik biter?
Yerlerinden edebildikleri laflar da neden yalnızca 'Geveze!', 'At daha at!', 'Yalancı!', 'Gıcık!', (Genç'in bayram tatilinde gittiği Bodrum Halikarnas diskoteği ya da barı, her neyse onu kastederek) 'Halikarnas'ta ne oldu Halikarnas'taaaa' çıkışlarından ibaret olabilmektedir? 'Eşikleri' neden bu kadar düşüktür? Meclise girip de o çatının altında varlığından rahatsızlık duydukları birine girişmeleri mazur görülebilir mi?
Başbakan'a göre 'evet'. İnsanın içini burkan, utandıran, çünkü dakikalarca süren, neredeyse sürek avına dönüşen toplu bir darp olayının ardından, Başbakan'ın yorumu 'Oh ellerine sağlık, iyi olmuş, az bile, hak etmişti zaten!' diye bile tercüme edilebilir. AKP milletvekilleri Genç'e, bir nevi, 'Ananı da al git!' demiştir, yumruk ve tekmeleri ekleştirerek tabii. Başbakan kendisine, 'Tayyip gelsin Tayyip! Tayyiiip!' diye seslenen Kamer Genç'in sindirilme operasyonuna sempatiyle baktığını gizlememektedir. Bu arada meclis polisi de milletin iradesine saygı adına olayları seyretmekle yetinmiştir. Koskoca milletvekilleri milletin kendilerine verdiği yetkiyi kötek atarak da kullanabilirler sonuçta, değil mi?

Yemeklere östrojen hapı

Meclis Genel Kurulu'ndan akılda kalan bir kare de, kadın bir milletvekilinin, kontrolünü kaybetmiş vaziyette çılgınca itişen, koltukların üzerinden ceylan gibi zıplayarak avının peşine düşen partilileri seyrettiği kare. Ayşenur Bahçekapılı'nın yüzünde acımayla karışık umutsuzluk var.
Bizimki gibi, 'tahammül etmeye' tahammül edemeyen testosteron egemen bir toplumda şiddetin meclise de yansıması şaşırtıcı değil aslında. Çok şükür meclise silah sokulmuyor artık. Yoksa Kamer Genç'i önümüzdeki günlerde elinde silah, Genel Kurul'da bağıra bağıra koşarken de görebilirdik. Ek bir önlem daha alınabilir belki... İş meclis aşçısının becerisine bakar, hem de bilimsel bir araştırma yapılmış olur. Meclis lokantasında çıkan yemeklere biraz östrojen hapı atmak suretiyle milletvekillerimiz sakinleştirilebilir mi acaba?
CHP'nin kurultayı öncesinde ne yapmalı peki? Deniz Baykal 2005'teki kurultayda kendisine 'Yalancı!' diye bağıran rakibi Mustafa Sarıgül'e, 'Otur oturduğun yerde, senin gırtlağın yetmez. Haddini bil!' diye çıkışmış, sonra ortalık delegelerin gırtlak gırtlağa geldiği bir savaş alanına dönmüştü. Sandalyeler ve demir çubuklar havada uçuşmuştu. Acaba bu kez ne olacak? Deniz Baykal'dan başka dört aday adayı var ama, 2003'te Baykal ekibinin el çabukluğuyla değiştirdiği tüzük nedeniyle, bu muhaliflerin hepsinin aday olabilmesi imkânsız görünüyor. Demokrasinin olmadığı yerde, söz başlamadan bitince yumruklar mı konuşacak yine? Keşke Baykal da, Erdoğan da bizi bir kere şaşırtsa... Bu kurultayda CHP'liler birbirlerine 'had bildirmese', Erdoğan da, 'bizim çocuklar' muamelesi yaptığı saldırgan milletvekillerinin parti disiplin kuruluna sevk edilmesini sağlasa... Fena mı olur?

0 yorum:


Free Blogger Templates by Isnaini Dot Com and Bridal Gowns. Powered by Blogger